NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
مُسْلِمُ
بْنُ
إِبْرَاهِيمَ
حَدَّثَنَا
شُعْبَةُ
عَنْ
مَنْصُورٍ
عَنْ الشَّعْبِيِّ
عَنْ أُمِّ
سَلَمَةَ
قَالَتْ مَا
خَرَجَ
النَّبِيُّ
صَلَّى
اللَّهُ عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
مِنْ بَيْتِي
قَطُّ إِلَّا
رَفَعَ
طَرْفَهُ إِلَى
السَّمَاءِ
فَقَالَ
اللَّهُمَّ
أَعُوذُ بِكَ
أَنْ أَضِلَّ
أَوْ أُضَلَّ
أَوْ أَزِلَّ
أَوْ أُزَلَّ
أَوْ
أَظْلِمَ
أَوْ أُظْلَمَ
أَوْ
أَجْهَلَ
أَوْ
يُجْهَلَ
عَلَيَّ
Hz.Ürnrnü Seleme'den
demiştir ki:
Rasulullah (s.a.v.)
benim evimden her çıktığında mutlaka gözünü göğe dikip şu duayı okurdu:
"Allahumme innî
eûzu bike en edille ev udalle ev ezille ev uzelle ev ezlime ev uzleme ev echele
ev yüchele aleyye (: AHlah'ım! dalalete (sapıklığa) düşmekten veya
(başkalarını delalete düşürmekten, hataya düşmekten veya (başkasını) hataya
düşürmekten, zulmetmekten veya zulme uğramaktan cahillik etmekten ve bana
câhilce muamele edilmesinden sana sığınırım.)
İzah:
Tirmizi, Daevât; İbn
Mace, Daevât; Nesaî, istiâze; Ahmed b. Hanbel. II, 306, 318,322.
Dalâlet: Haktan,
hidayetten ve doğruluktan sapmak demektir. Türkçe karşılığı sapıklıktır.
Zelle: Sözlükte ayak
kayması demektir. Doğru yolda giderken kasıt olmadan işlenen küçük günahlara
da zelle denir. Kişi bu günahı farkında olmadan işlediği için bu hata yolda
giden bir kimsenin ayağının kayarak düşmesine benzetilmiş ve bu ismi alınıştır.
Zulüm: Adaletin
zıddıdır. Allah'ın koyduğu ölçüleri bırakıp ona aykırı olan ölçülerle muamele
etmektir.
Cehalet: Allah ile
kulları arasındaki ve kullarının kendi aralarındaki ilişkileri ve bu
ilişkilerle ilgili hakları bilmemek demektir.
Resulü Zişan Eendimiz
evinden ayrılmak istediği zaman bir rnüslüma-na yakışmayan bu olumsuz
davranışların tümünden Allah'a sığınmadan evinden dışarı çıkmamıştır. Bir
müslüman için yegâne örnek Fahr-i kâinat Efendimiz olduğuna göre bir müslüman
için bu hususta güzel davranış, evinden çıkarken Hz. Nebiin bu sünnetine
uymaktır.